EYLÜL “Tamam, geliyorum.” diye kapattı telefonu. Vestiyerden mont geçirdi sırtına. Ne saçına baktı ne başına. Üstünde alelade bir kazak, altında mavi bir kot pantolon…...
Bakışlarımın boşluğa kaydığını söylüyorsunuz. Hâlbuki ben zaten boşluktayım. Düşüyorum, her gün, her gece dağlardan, tepelerden, şehrin içinden, hatta gözünüzden. Tutmuyorsunuz ellerimden.
*******
Boşluk
Ne fotoğraflarda yer verdim ona ne sözlerimde. Onunla ilgili kısımları hep boş bıraktım. Kimi anladı, sustu. Kimisi anlayamadı; sordu da sordu. “Baba” kelimesi geçen boşlukların üstünü bazı sözcüklerle doldurdum da içimde bıraktığı boşluğu bir türlü dolduramadım.
Elmas Tunç
