Yeni bir yıla daha girdik. 31 Aralık gecesi, bütün sorunları geride bırakmış gibi mutluyduk hepimiz. Alkışlarla, şarkılarla, türkülerle, danslarla karşıladık yeni yılı. Oysa geçen...
Yeni bir yıla daha girdik. 31 Aralık gecesi, bütün sorunları geride bırakmış gibi mutluyduk hepimiz. Alkışlarla, şarkılarla, türkülerle, danslarla karşıladık yeni yılı. Oysa geçen...
Çilek yüzlü çocuk, Gülümsüyor çıtırdayan odunlara Isınma kaygısından değil, Merakından şöminenin karşısında… Közlerin kırmızısı cezbediyor onu, Alev al, tuğlalar al, Yangınları seyreden Çilek yüzlü...
Ne gölge kar etti sıcağa, ne de üst üstte alınan banyolar… Deniz ya da ırmak lazımdı serinlemek için ama deniz de ırmak da buralarda...
Birkaç yıl önce… Sıcak bir yaz mevsimi… Bir kurum için belgesel film hazırlıyoruz o zamanlar… Ödenek çok yüksek değil, yedi-sekiz kişilik bir set ekibimiz...
Kolombiya’nın en özel ağaçlarından toplanmış beş kilo kahve çekirdeği büyük bir gürültüyle öğütücünün göbeğine doğru döküldü. Kıllı ve yapılı bir erkek eli, makinenin kolunu...
Altı aydır denizdeydi. Eski takalar ile Karadeniz’in azgın sularında balıkçılık yapmıştı ama kıtalararası yolculuğa çıkışı ılık bir pazar sabahına rastlamıştı. Çıkış, o çıkış oldu...
Şiir gibi gözleri mısra mısra sürüyor Dostluğunun işvesi içime üfürüyor Yumuyorum heceyi hüzün oldu dudakta His kokan renkleriyle eşsiz soluk veriyor Sabır üflüyorum hep...
Hacı Aliler’in Nazmiye, gelini Hatice’yi de alarak Tayyibe Aba’ya gitmek için evden çıktı. Taş evin tahta kapısını iyice berkitmişti ki yoldan geçen faytonların tekerlek...
Pencereye vuran rüzgârın uğultusu bir kadının ayak sesleri gibi üzerime doğru geliyor. Kalbimi her an bu derin rüzgâra kaptırabilirim. Peşinden ötelere sürüklenebilirim. Ve dahası...
Hava olabildiğince soğuktu. Bir kaç günden beri, gündüzleri yağan kar, geceleri havayı ayaza çekmekteydi. Adam uyanıp elini yüzünü yıkayıp dışarıya baktığında, lapa lapa yağan...