On iki katlı yüksek apartmanın dokuzuncu katından yaşadığı ücra mahallenin şimdilik sessiz sokaklarına bakıyordu. Manzarası hoşuna gittiği kadar artık onu tatmin etmeyen bir güzelliğe...
Kubbesinden kar dökülen bu şehir Bana mutluluk vermezdi Bilirsin sende İki insan bir araya gelmekle İki insan etmezdi Toprağa su dediğim zaman Güneşe ne...
Çeşitli nedenlerle doğup yaşadıkları, kök saldıkları toprakları terk edip büyük şehirlere göç edenlerin ilk durağı varoşlardaki hemşeri mahallesinin yoksul gecekonduları olur. Çoluk çocuk çalıştıkları...
Zoruma gidiyor havanın kurşuni rengi Zoruma gidiyor denize düşen damlanın Can çekişmesi kimse bilmiyor bu yüzden Ben artıyorum bugünden yarına Zoruma gidiyor gecesinde günün...
Aceleyle ayakkabılarımı giydim. Yine işe geç kalacaktım. Asansörün düğmesine bastım, ama o ne? ‘Hizmet dışı’ yazısı gözüme alay eder gibi çarpıyordu. ‘Hadi bakalım, altı...
Kaybolurum Ansızın çıkma karşıma, kalırım öyle Küçük bir boşluğa kapılırım kaybolurum gözlerinde Bağırmak isterim haykırmak isterim Yaklaşma kaybolurum sessizliğimde Ansızın çıkma karşıma Tüm geçmiş...
Ölüm gibi Üstüme çöküyor akşam! Bende hiç bitmeyen zaman Sende ne çabuk bitiyor… Sinemi hüzün sardı Ne mutluluk kaldı ne ümit Ben metruk bir...
bak bugün paslanmaz duvarlar ardında dirilen bir yüz var sen o taşların ardındaki suretleri okşuyorsun biliyorum babanı özlüyorsun ne zaman bir demir şakırtısı duysan...
“Ağrıyan bir baş, gözyaşları ile ıslanmış gözler ve üzerine boylu boyunca uzanan yorgunluk… Uyandığında hissettiği sadece bunlardan ibaretti’’. Kapkaranlık odasında yastığını ıslatan sıcak damlaların...