Saat on iki civarıydı, kafenin temizliği biteli yaklaşık on dakika olmuştu. John, bir sandalyede yorgun bir biçimde oturuyordu. Biraz dinlendikten sonra eve gitmeyi planlıyordu....
Saat on iki civarıydı, kafenin temizliği biteli yaklaşık on dakika olmuştu. John, bir sandalyede yorgun bir biçimde oturuyordu. Biraz dinlendikten sonra eve gitmeyi planlıyordu....
Yedi sekiz asker birlikte oturup yemek yiyorduk. Yere sermek için gazete kâğıdı olmadığından konserve kutularını, bayatlamış ekmek parçalarını, sigara izmaritlerini, taze otların üzerine koyup...
Yazın ilk aylarındaydık, hava sakin ve önümüzde uzanan deniz durgundu. Kumsalda insanlar ya denize giriyor ya da güneşleniyordu. Bense balkonda begonyaları suluyordum. Mutfak radyosunun...
Ölüm çoğu insanı korkutuyor. Kimi Tanrı’ya layık olmadığını düşündüğünden kimi geri de bırakacakları sevdiklerini üzmek istemediğinden… İnsan korkunun faydalı olmadığını yaşam ile ölüm arasındaki...
On iki katlı yüksek apartmanın dokuzuncu katından yaşadığı ücra mahallenin şimdilik sessiz sokaklarına bakıyordu. Manzarası hoşuna gittiği kadar artık onu tatmin etmeyen bir güzelliğe...
Çeşitli nedenlerle doğup yaşadıkları, kök saldıkları toprakları terk edip büyük şehirlere göç edenlerin ilk durağı varoşlardaki hemşeri mahallesinin yoksul gecekonduları olur. Çoluk çocuk çalıştıkları...
Aceleyle ayakkabılarımı giydim. Yine işe geç kalacaktım. Asansörün düğmesine bastım, ama o ne? ‘Hizmet dışı’ yazısı gözüme alay eder gibi çarpıyordu. ‘Hadi bakalım, altı...
“Ağrıyan bir baş, gözyaşları ile ıslanmış gözler ve üzerine boylu boyunca uzanan yorgunluk… Uyandığında hissettiği sadece bunlardan ibaretti’’. Kapkaranlık odasında yastığını ıslatan sıcak damlaların...
Arkadaşım ellerini başının arasına almış kara kara düşünüyordu. Bir ara başını yukarı kaldırıp tek elini masaya vurdu. Gözlerini meyhaneciye dikti. Kolunun birini yanındaki sandalyenin...
Köfteci Şefik’i uzun yıllardır görmüyorum desem yalan olmaz. En son yirmi bir yıl önce mi gördüm, ya da daha çok mu oldu? Oysa daha...