Hava soğuktu. Kar yağıyordu. Kedilerin, köpeklerin, dondurucu soğuğa dayanamayarak sığınacak bir yer bulup, sokakta olmadığı saatlerden biri yaşanıyordu. Lafın tam anlamıyla İstanbul...
Hava soğuktu. Kar yağıyordu. Kedilerin, köpeklerin, dondurucu soğuğa dayanamayarak sığınacak bir yer bulup, sokakta olmadığı saatlerden biri yaşanıyordu. Lafın tam anlamıyla İstanbul...
Ah… Şu kahrolası öksürük! Gecelerdir bırakmıyordu yakasını. Ona günlerdir söyleyemedikleri boğazına yapışmış, öksürük olup işkence ediyordu ona. -Döneceğim ben sana, diyen kısacık...
Yeryüzünün gökyüzüne eş olduğu bir dönemde, karanlığın gündüze egemenlik kurduğu zamanlarda yaşayan aidiyeti bilmeden sahipliği isteyen ve her şeyi almak olarak gören bir ruh...
İstanbul’da oturuyorduk. Babamın Eminönü Postanesinde memur olması dolayısı ile ailece oraya yerleşmiştik. Zaman zaman anneannem de bir aylığına yanımıza geliyordu. Biz de...
(Tabanca sesiyle uyandığında gece yarısıydı. Tek el silah sesi duymuş, korku ile anne ve babasının yattığı odaya koşmuştu. Kırmızı gece lambasının loş aydınlığında...
Kahraman anlatıcım yine radyoda en güzel parçalarını benim için çalıyor. İçim içime sığmıyor; kuş oluyor uçuyorum sanki. Bulutların üstünde koşuyorum müzik notalarına basa basa....
“Bitti o sevda kesildi çığlıkları martıların Su gibi bitti, suya karşıt gibi bitti…” Edip Cansever “Aha,” dedi. “Aha buradan akardı su evveli. Daha da...
(…) Gregor Samsa, bir sabah huzursuz edici rüyalardan uyandığında…)” Yolculuğumuz hasret kavuşturanın düdük sesi ile başladı… Trenin hareket saatinden önce içerisi çürük kaynamış yumurta...
Köşeyi döndükten sonra geçidin yanındaki kitap dükkanına varmak üzereyim. Bilinmez bir telefon oyununu oynamayla meşgul olan satıcının yanında duruyorum. Beyazımsı ve yeşil boyanmış eski...