Devrim ve aşk ah! İşte o suçlu kelimeler Bu dünyanın günahı, cennettin mükâfatı Aşk mı devrim mi? Sormak lazım deniz’lere Mahir’lere Dizilirken...
Devrim ve aşk ah! İşte o suçlu kelimeler Bu dünyanın günahı, cennettin mükâfatı Aşk mı devrim mi? Sormak lazım deniz’lere Mahir’lere Dizilirken...
Toprağına âşık ve İnsanın içindeki insanlığa inanan Güzel bir insan, Karanlık bir gecede aydınlık yarın(lar)a İnanırcasına etrafına bakındı. Kuzey soğuktu, güney sımsıcak....
İstanbul’a yağmur yağarken Tek yolculu bir gemi ayrılıyor Rıhtımımdan. İçim, çöller kadar kupkuru. İstanbul’a yağmur yağarken Sevgili, sen gelmeden önce, Bakir bir...
Sakınırım incinecek gönülden Sokaklar ve bahçelerde masum papatya Dinleyen odalara sordum seni Durup durup söylediler Kâbe güzeli Kâbe güzeli Gayemdir ki sende hakkı...
Yarın, Doğmamış bir bebek gibi Masum ve kirlenmemiş. Günler, Hep aynı 24 saat, Bir su misali akar durmadan. Senin iradenle; Olacak yarınlar, Umut...
Gözüm gibi Koruyordum, kolluyordum seni Son sarı yaprak, Olmadı ama… Var gücünle Kuru bir dala tutunmuştun. Direndin çırpınarak Eylüle, ekime, kasıma… Diğer yapraklar...
Ah çektirir, hasret kokar Buram buram tüter çocukluğun Küçüktür yüreğin Yine de sığmazsın kocaman odalara Bir karyolanın altından geçer koca tren Bazen uzaylılar...
Unutmayı öğrenmeli en azından Kocaman bir ağlayışıyla ölüm içinden Ekmeği suyu hatırlayarak Yokluğu en fazla susarak Gizlemeyi öğrenir küçük bedenli Büyük hayalli insanlar...
Bu kaynayan yalnızlık bizim mi? Cellâdına gülümseyen toprak Bu bacaklarından dünya’ya asılan güzeller Benim fukaralaşan kimliğimi aydınlatıyor Açılan okulların telaşıyla hayata tutunmakta cici...
Güvenilir belki korkusundan yüksek yapılara Midelerin ısrarına yol açar mahkûm yalvarışlar Seslenmeseydim keşke Vicdanıma dağın küskünlüğü açıktı çabucak Çoğalırdı yollar umutsuzluğu tutuşturup Baktı...