Merhaba anneciğim derken hayata ve yaratıma ve sana Tanıdık yüzlerle başlıyor mutluluk… Sevgi ve hiç unutmaksızın Yüreklerdeki müthiş, muazzam sevgi çocuklara, yanaklarından öperek al...
Merhaba anneciğim derken hayata ve yaratıma ve sana Tanıdık yüzlerle başlıyor mutluluk… Sevgi ve hiç unutmaksızın Yüreklerdeki müthiş, muazzam sevgi çocuklara, yanaklarından öperek al...
Gök mavisinin seyreltildiği bir eyyam rüzgâr sâkine, bulutlar alabildiğine… seferî mükevvenat bir kıvama hazırlanır gibi suyun kenarında öylesine izmaritlerin küskünlüğünde buluşabilir mi… huzursuz… az...
Ayaklarına prangalar vurulmuş mahkûmlar gibi hissediyorum şu an kendimi. Karla kaplı şehrin dört bir yanını dolanıyorum yiyecek bulabilmek için. Gecenin kapkara örtüsü altında, ayazın...
Ne kadar yalnızım gittin gideli! Akan yaşlarımı silen yok anne. Hiç kimse derdime çare olmuyor, Beni senden başka bilen yok anne. Her gece camlarda...
Onlar ne bilir ya? Kim şu onlar hem? Bak güzel anneciğim, hayatımızı şu kuruntularla, yersiz kasvetlerle mahvetme. Yüzüstü yatamıyorum. Hayallerim ciğerime batıyor. Hissediyorum. Yolunda...
Oğul; “Bir düğüne gideriz, bir eğlenceye gideriz; herkes oynayanları seyreder, annem beni,” diye dert yandı bir gün çevresindekilere. Sonra da annesinin her işini bırakıp...
Sana doluyken annem Mevsimleri tomur tomur uyarmış Gökkuşağı boyamış renginle Senden düşmüş cemre toprağa Bahar senden almış renkleri Sevgiyle süslemiş çiçekleri Yazın sıcak güneşi...
Bir çocuk ölünce Kaybolur kuşların sesi Kimse bilemez Sevinç neydi? Bir çocuk ölünce Büyümez oyuncakları Dilsizdir artık ...
“Ayağın toprağa bassın kızım.” Bunu annem söylemişti. Annem, yıllar önce göçüp geldiği şu koca şehirde beni yapayalnız bırakmadan önce son kez bu sözü söylemişti....
Bir altını vardı gerdanında Ya kefen parasına kalacak Ya da kefene yetişmeden Ekmek kapacaktı. Yoksulluk, münhasırdır bize anacığım Yaksan da bir cigara, Peş peşe...