ÖLÜM VE DOĞUM GÜNÜ Bir çukur açıyorum yıllardır. Kazıyorum derine, magmaya yakın en dibe. Çabalıyorum, yoruluyorum, ağlıyorum. Gözlerim şiş, acı dolu uyanıyorum. Öyle bir...
PORTAKAL KOKULU VEDALAR
Bütün telefonlardan korkuyorum anne
Ve bir ceylan ürkekliğindeyim
Ambulans sirenlerinin nazarında
Bir tek beni mi buldular anne?
Bu hicran ve bu hüzün pazarında…
Akşam beraber soyduğumuz portakalın
Kokusu vardı dudaklarında
Çukurova’nın güneşi gibi gözlerine ne oldu anne?
Bir bardak su iste benden
Bütün Akdeniz’i doldurayım avuçlarına
Benim yüreğime pranga vurulur
Düğüm atılırken senin ayakuçlarına
Bütün duvarlar öksüz şimdi
Baktığın pencereden hicran sızıyor
Şimdi bütün şiirler seni söylüyor
Ve bütün şairler seni yazıyor
Penceremin pervazında dizili saksıların gizli öznesi annem
Mutfak penceresinin altını bekleyen bir kedinin karın tokluğu
Neden reva gördün bu yalnızlığı bana
Bu amansız yokluğu
Çivit mavisi gecelere şavkını düşüren ayı yitirdim anne
Sabahın seherinde üzerimi örten o sihirli el zayi
Kimden sorulacak bütün çiçekler?
Hacer misali avuçlarını zemzem membağına kim çevirecek?
Yüreğimdeki söküğü hangi terzi diksin anne?
Hangi kan dolaşsın damarlarımda?
Söylesene ben hangi nefesi çekeyim ciğerlerime?
Boğazımdan geçen bir tas çorba kadar sıcaktın annem
Su kadar azizdin, aktın da aktın
Güneş tenimi yakarken
Alt ettin güneşi de yüreğimi yaktın.
Efsun yüklüydü dudakların anne.
Gidenin ardından döktüğün bir tas su getirirdi seveni sevdiğine
Kıraç topraklara cemre düşürürdü tebessümün
Ve sen ağlarsan bir gecede bütün saçları ağarırdı Anadolu’nun
Senin nefesinle onardı bütün yaralar
Parmaklarının ucunda kar beyazına dönüşürdü
Bütün katrani karalar
Naftalin kokulu bir evin sararmış perdelerine
Ve duvarlarındaki örümcek ağlarına düşüyorum
Anne üşüdüğüm kadar yanıyor
Yandığım kadar üşüyorum
Neden senin ayak izlerin var bu şehrin bütün sokaklarında
Güneş yanığı yüzünü güneşten kıskandığım kadın
Hasret yanığı yüreğini kor ateş sandığım kadın
Bir şubat sabahında ansız gidişin
Yandığım yandığım yandığım kadın
En çok başımı yaslamayı özledim bağrına
En çok saçlarıma dokunmanı
Nefes almanı anne
İçli bir of çekmeni
Pencerenin pervazında sokağa bakışını
Gurbet akşamlarında boynunu yıkışını
Sabah olmadan sobayı yakışını
Ben sende tanıdım kadın, güneşin doğuşunu
Güneşin batışını
Şu bendeki yüreğin coşkuyla atışını
Dünyanın bütün renkleri karar kılmıştı
Saçlarının aklarında
Anne
Akşam beraber soyduğumuz portakalın
Kokusu vardı dudaklarında
Müsebbibi benim o derin çiziklerin
Ve tek suçlusu o çizgilerin yanaklarında
Anne
Bedenin soğumamıştı hâlâ
Akşam beraber soyduğumuz portakalın
Kokusu vardı dudaklarında
Şimdi bir tek düşlerime düşmen var
Çocuk yüreğimin tüm adaklarında
Anne
Akşam beraber soyduğumuz portakalın
Kokusu vardı dudaklarında
İbrahim Şaşma