ÖLÜM VE DOĞUM GÜNÜ Bir çukur açıyorum yıllardır. Kazıyorum derine, magmaya yakın en dibe. Çabalıyorum, yoruluyorum, ağlıyorum. Gözlerim şiş, acı dolu uyanıyorum. Öyle bir...
ŞEHRİN ILGIMI
Türkü olur yine varırım hasbihâle
Ezgisi köyümün oralardan
Sarılsa da dünyalık ipler boğazıma
Selam alır, yine hasret bırakırım dağa taşa…
Bilirim ki toprak kavruktur
Sıla gurbette, gurbet rüzgârda savruktur.
Zaman, ihtiyar ihtiyar yürür
Misafirliğe mezarlığa varır
Başlar eskilerin hikâyesi, şimdiler buruktur.
Yok davulu, zurnası
Duyulmaz kavalın söylemesi
Gönüllerdeki neşve halaysız, halayıksız
Öc alır geceler gündüzden
Suskundur, kurtların bile uluması.
Ne ki gelecek o gün,
Nedamet kınasıyla yüreğinde
Göç yollarında bayram havası
Kara trenin ardında kalacak dün
Dolup her yana her yöreye, taşacak
Bağ bahçe ve tarla kenarlarından;
Bahar ile düğün.
Halis Tamkoç