ÖLÜM VE DOĞUM GÜNÜ Bir çukur açıyorum yıllardır. Kazıyorum derine, magmaya yakın en dibe. Çabalıyorum, yoruluyorum, ağlıyorum. Gözlerim şiş, acı dolu uyanıyorum. Öyle bir...
BU
Bu
Eğer bir mutsuzluksa
Şu karşıdaki de bir vakitler korkulara kapıldığımız karanlık bir sokaksa
Adam işte nihayet bir sigara yakıyor ve bir yağmur aralığından bir zamanı anlamaya çalışıyor
Şu
Çocuk karlı bir kıştan nasıl çıkmışsa
Yün eldivenler, siyah deri şapkalar, boyun atkıları bir serapta kaybolmuşsa
Kadın işte nihayet bir kapıyı açıyor, sağa sola bakıyor; toprak damlardan karlar savruluyor
Şu ya da bu
Artık ne önemi var, haziran da gelse kapımıza kadar dayansa, ölüler birdenbire uyansa, gökbilimciler şaşırıp kalsa; bakın bu da tabiatın bir yasasıdır işte üzünçle kuşanmış bir şehri kargalar işgal ediyor, tramvaylar otobüsler arabalar karanlık bir dehlizde bir o yana bir bu yana sürüklenip gidiyor…
Davut Güner