SAATİ Saati soruyorsanız Saat: 8:45’dir Zaman da aslında büyük bir boşluk gibidir Biz bir vakitler mavi gökyüzüne şöyle bir bakıyor, bu bir rüya mı...
Yasıyoruz birbirimizden uzak hep kendi sessizliğimizde
Yabancı bir yüz arayarak
Üçüncü fincan fallarında
Sessizlik ayrılığın uzun kenarı
Zoraki bir haykırış bizimkisi
Önümüzde korku denizleri
Her seferinde bekleneni inkâr eder
Toprağa geç düşen gemi
Korkuyor müziksiz dans etmeye
Yol kendi uykusuzluğunda ah bir uğultu havada
Jakobenler çıkabilir aniden, yanında öfkesi
Her sabah uyananların meşru oğludur çünkü
Akşam benim hiçbir şeyim
Beyaz yakalılar yağmuru seziyor, boynunda ince
Köşedeki tekel şehrin en etkili silahı
Her akşam suçüstü, yaralı çok
Kimlik kontrolü yok kapısında
Sokaklarda sesi kısılmış bir sabah
Kiminin gözleri silah kaybettiğinden beri
Kimi bekliyor yarım bir bardağın ortasında
Anlamı dondurmuş zemheri
Ben şiirden sabıkalıyım
Suçum harf hırsızlığı
Trenler sesimi çaldığından beri
Ağzım bir yalnızlıkla dolu
Beklemeye değmeyecek şeyler
Çizdiğim resimlerde, göğün hendeğinde
Kuyular sustu susacak
Bir ilk söz kaldı omzumda katlandığım günlerden
Rıdvan Yıldız