BAHAR Berrak ve süzük su soyundu Nehir filizlenip çıktı kenara Büyük bir gemide Bir tane yaprak Özlem su olup yavaş yavaş yağmakta Denizler fısıldadığında...
Kadınlar siyah giyinince kapanacak aynaların gözleri!
Bir mezarı sahiplenecek bir mezar taşının bekleyenleri
O taşlardan ki bir sis kaplayacak ışıklı odaları
Sisin içinde bırakacağım alaylı kahkahaları
Bu sis ki güneşe ansızın siyah bir perde indirecek
Bir an ötede bir han yolcuyu sebepsiz sindirecek
Yolcu yorgun ayaklarını uzatacak bulanık suya
Sular çekilince ayaklar başlayacak sorguya
Sonra çölün ortasında açacak binlerce karanfil
O zaman diyeceğim işte nerededir ebabil
Kuşlar ve rüzgar aya doğru umutsuzca süzülecekler
Gölgeler yoksun diye, bilsen ne kadar üzülecekler!
Günahlarını sol eline alınca o mağrur kabadayı
Çığlığım korkutacak yapmacık heyulayı.
Halil Maraş