SAATİ Saati soruyorsanız Saat: 8:45’dir Zaman da aslında büyük bir boşluk gibidir Biz bir vakitler mavi gökyüzüne şöyle bir bakıyor, bu bir rüya mı...
Güneş ışıklarını kaçırdığında,
Yüreği buz keser kara toprağın
Uzattığında ümidin sıcak çırasını
Bahar çiçeklerine bezenir bağrı…
Güllerin sürgünleri uzar sevdaya
Papatyalar ak sayfalarını serer yeşil tabloya
Gelin olur gelincikler al kaftanlar içinde
Düğün başlar… çözülür düğüm…
Işıltıları indiğinde mahmur yıldızların
Gök dehlizinden başlara
Körpe fidanlar ılık ılık gülümser mutluluğa
Su coşar, bulut taşar, uzar kutlu merasim
Taze damlalar düşer huzur koylarına…
Zamanın uçlarını kaldırdığı perde
Anlamı defalarca katlar güzelliğe
Yakıcı / sert kayaçların alev aldığı belde
Yumuşak kumlar üzerinde yükselir
Çoğalan sevgiyle…
Sevdası okunur pirüpak varlığın
Yankısı duyulur nem büyüten sarkıtların
Dağ sırtlarında ceylanlar belirir…
Güneş ışıklarını kaçırdığında
Yaş döker dipsiz mağaralarda yalnızlık
Son bulur öyküsü kara toprağın
Kaybolur sakinleri esintiye kapılan yamaçların
Büyümeye durur sesler
Çekilir sessizliğe bedenler
Yine…
Yaşama dönünceye kadar…
İlknur İşcan Kaya