Postmodern’e Başını Kaldırmış Bir Ama’ya Dair… Gece ve Karınca kendini tut çağırmasın o düşman gibi yabancı ya da bırak sanki kır kahvesi, içinde gezdirdiğin...
Postmodern’e Başını Kaldırmış Bir Ama’ya Dair… Gece ve Karınca kendini tut çağırmasın o düşman gibi yabancı ya da bırak sanki kır kahvesi, içinde gezdirdiğin...
Meğerse hayatım boyunca hep bir mağdur edebiyatı ile beslemişim ruhumu. Kendime yetememişim de, hep bir beyaz atlı prens hayali kurmuşum. Geldi mi gelecek mi...
gitme bir mültecidir yalnızlık kaldırımlarda izi kalır yurtsuzluğunun yüzünün hüznü yansır varoş sokaklarına onlar ki herkesin terk ettiği sevgisizlerdir gitme vedayı hangi özleyene sevdirebilirsin...
Billur parlağı gün ışığının aydınlattığı gözbebeklerinde, ikinci katın açık penceresinin fotoğrafı vardı. Ruhu bu dünyadan göçüp gitse de o ikinci kattaki mücadelesi sonsuza dek...
Yasıyoruz birbirimizden uzak hep kendi sessizliğimizde Yabancı bir yüz arayarak Üçüncü fincan fallarında Sessizlik ayrılığın uzun kenarı Zoraki bir haykırış bizimkisi Önümüzde korku denizleri...
Bayrağı, dini, ırkı olmayan yeni bir dünya devletini nasıl kuracaklar? Florür projesindeki gizli amaçlar? Zihin kontrolü nasıl yapılıyor? Efibiz bezini nasıl tahrip ettiler? Mavi...
çekersin yıl oldu kahrımı… öğütürsün tuz buz midemin bayramlığı ağzıma ilk taktığımda alışana kadar öğürürdüm yer bitirirdin beni… senden öncesi yoktum eriyen mumdum gün...
Yine gece çöker Yine ay gelir Gözlerim ağlar Ben ağlarım Yine gam Yine keder Gökçe çiçekler topluyorum Gökşin ışıklı sütlü ot buluyorum Gövermiş güvem...
Sene 1984, sıcak bir yaz günü. Mevsimin bütün güzelliği, doğanın her yerine eşit bir şekilde paylaştırılmış sanki. Evlerin çatılarında, ahşap çitle çevrili bahçelerinde, rengârenk...