Ciğerlerim parçalanırcasına koşuyordum. Karın, çamurun içinde durmadan koşuyordum. Dağ köyünde yaşamak koşmak, koşturmaca demekti. Koşmak ne hayalimde, ne düşüncemde vardı. Zayıf, çelimsiz bir kızdım. Tekman’ın bir dağ...
Ciğerlerim parçalanırcasına koşuyordum. Karın, çamurun içinde durmadan koşuyordum. Dağ köyünde yaşamak koşmak, koşturmaca demekti. Koşmak ne hayalimde, ne düşüncemde vardı. Zayıf, çelimsiz bir kızdım. Tekman’ın bir dağ...
Bir yokmuş, bir varmış. Bu iş nasıl olur anlamazmış. Bugün kral, yarın hokkabaz çokmuş. Canlılarda bin bir naz. Niyazsa; çok az. Sıkıldık mı...
“Kolay gelsin.” Dedi, arkadan gelen bir ses. Teknesini kıyıya bağlamakla uğraşan yaşlı balıkçı arkasını döndüğünde gördüğü yüze inanamadı. Uzun süredir rastlamadığı o çehre...
Saklanmadım bu kez Aşktan , sobelendim Sonra körebe oldum birden Tanıdım seni Herkesin içinden Köşe kapmaca oynadım mutlulukla Hep bir adım uzağımda kaldı...
Savaş tanrısının Tecavüzüne uğradı toprak, Ana rahminde mayın taşımaya zorlandı; Yağmurun tik tak’ları yağdı üstümüze Zamanın tutulan nabzı soluklarımıza ayarlandı.. Sonra turuncu bir...
Minarelerin gölgesi kerhanelere düşerken Tezgâhlarda yüreğini bozduruyor esnaf Madeni ve ıslak. Özümüz karın tokluğu evet ama Ekmeği kim nasıl kazanacak? Kovalıyorum Kovalıyorsun Kovalıyorlar…...
Sokak kedileri yollara dökülmüş, ayakaltında gezinip duruyorlar. Evcilleştirildiklerinden beri avlanmayı çoktan unutmuşlar. Cılızlıktan münezzeh bu yaratıklar, hayvan severlerin gazete parçalarının üzerine yerleştirildikleri...
Asansörün kapısına “ ASANSÖR BOZUK” yazılı bir bilgisayar çıktısı asılmıştı. Eski apartmanın, eski asansörüne kızgınlıkla baktı Sema. Markete uğrayıp alışveriş yaptığından eli koli...
Rüzgar mı değdi tenine Usulca bir masalı tamamlayıp Gökkuşağı mı çizdi yüzüne Merakın sevincin hepsi hayranlık Nedir sende bitmeyen bu şirin çocukluk İnsan...
Akıp giden bir nehri seyrediyormuş gibi huzur doluydu içi. Sağrısına yel değmiş tay kadar hafif bedenini bulutlara yaslamış, mavi gök altında yüzer gibi...