Çıtır çıtır yanan odunların sesi ninni gibi geliyordu kulağına. Paltonun yakalarını kaldırmış, nefesinin sıcaklığıyla ellerini ısıtıyordun. Her tarafın soğuktan donmuş gibiydi. Oturduğun sandalyeden arada...
Çıtır çıtır yanan odunların sesi ninni gibi geliyordu kulağına. Paltonun yakalarını kaldırmış, nefesinin sıcaklığıyla ellerini ısıtıyordun. Her tarafın soğuktan donmuş gibiydi. Oturduğun sandalyeden arada...
Koğuşun kapısının açık kalan aralığından muzır çocuk edasıyla içeriye giren soğuk, havayı değiştirmeye başlamıştı. Her sabah yinelenen bir sahneydi bu. Kimi galiz küfürler savurarak...
İtina ile tezgâhına dizdi sebzeleri. Güzeller en öne; vasat olanlar, çerik çürükler en geriye değil. Hepsi bir örnek. Bozuk, canlılığını yitirmiş, -kendisi gibi- yaralı...
‘Köklerim sığmadı zamana; silktim ham meyvelerimi utandım da, bir garip ağaç oldum aşk ülkesinde.’ Abdurrahim Karakoç Yengem üstlerinde birer top kaymaklı dondurma olan muhallebileri...
Hale’nin yine canı sıkkındı. Son günlerde kendini çok mutsuz hissediyordu. Ne yaparsa yapsın, canının sıkkınlığı hiç geçmiyordu. Beynini kemiren şüpheler neden olmalıydı bu duruma....
Otobüs bekleme, yoğun trafik derken olağan bir iş dönüşüydü. Her zaman olduğu gibi Ulviye evdeki malzemeye göre neyi pişireceğini yolda planlamıştı. Dolapta geçen haftadan...
Mermerci, birkaç ay önce ölen adamın mezarını yapmak üzere Elvanköy mezarlığına geldi. Yardımcısıyla birlikte mezarın üstünü ve çevresini temizledi, tesviye yaptı. Temel sağlam olsun...
Bir bahar günüydü, küçük küçük serpiştiren yağmurun eşliğinde, kabul edildiğimi öğrendiğim iş için bir kuruma gidiyordum. Böyle bir işi ilk kez ve tek başıma...
Anadolu’nun bağrından kopmuş, İki genç adam… İki temiz yürek… İki dost… İki yolcu… “Öğretmen Ali ve Doktor Erdem…” Onlar aynı göğün altında, aynı amaç...
Yer: Amerika Birleşik Devletleri Olay Mahalli: Luca Uluslararası Taşımacılık Anonim Şirketi Tarih 01.01.1966 Yılbaşı gecesi saat 24.00’de kapı kolunu yavaşça oynatmaya başladım. Şirkette çılgınca...