OLMAYIŞLAR Nice tebessümler erittin ateşte Teraziler tartmaz oldu yalnızlığı Çıkarcı makamlar Ve sahteliğin anaforunda Savrulup durdu zaman. Filiz filiz umutlar ektin düşüncelere Gerçekliğin...
Selam sana gecem,
Selam alnımın akı, ya da karası
Bâkir bedenim.
Saklı kentin sırdaşı, çingenem.
Sıcaklığı ellerinin,
Son arzumdan da öte
Daha derin düşlerimden.
Yıldız kayması adımlarım,
Bir meteliğe olan ahımı
Yuvarlarken topuklarımdan,
Kaç cemre düşmüştü de
Dilek taşına bağlı hayatıma,
Her seferinde sevincim
Delik potinlerimden
Vurmuştu yüz akıma.
Ardıç kuşu;
Tarla kuşu oldu da
Ben evrilemedim.
Çöl sıcağı dudaklarımı
Ve kutup soğuğu ellerimi soğururken
Kerameti asasında olanın
Kehribarından kan damlıyordu.
Çingenem…!
Dolaş yazgımın koyak labirentlerinde
Bir muştu ver, göz avazıyla
Ya da
Çatal dilinle bir damla zehir…
Zaten
Düştüğünde ellerinden ellerim,
Öldüğüm andır.
İsmail Türkdoğan