Dünya ne kadar küçük biz ne kadar büyüğüz verince el ele evren ne kadar küçük dünya ne kadar büyük verince herkes el ele Kiriş...
Dünya ne kadar küçük biz ne kadar büyüğüz verince el ele evren ne kadar küçük dünya ne kadar büyük verince herkes el ele Kiriş...
Netjer medu kutsal gücün yazısı Haydi git Benden bu kadar Bu kaçıncı kuş öldürdüğün kalbimde Haydi git Bu son veda edişim belki de Aşkın...
Gül gibi olabilir misin? Söylesene, bedeninde onlarca dikenle Bir gül gibi açabilir misin? Hem kanarken, hem güzel kokabilir misin? Sevgi uğruna koparılmayı göze alabilir...
karanlık çekilince başlıyor karanlığımız acıya saplanmış nefesimizle kendi sesimizin yankısını arıyoruz sen gözlerini esrik uykulara teslim ederken ben ömürlerini sana bağışlamış yıldızlara ay ışığı...
Cazibesine ihanet eden şiir! Sen de gel beriye Seyreyle allı morlu yazgıları Saklambaç şimdilerde içimizde sessiz Kahkahalar var oynak gecenin içinde Nakış nakış işlenmiş...
İnansam güçlü olacağım çocuğun derdini mayalayan dünya da Şekerleri yere düştükten sonra tek ilâhla tanıştığını öğrenen boğuk kalan yüzlerini Paslanan parmaklıklara en çok benzeyen...
Kazması omzunda yenik ve mağrur bir kaşık Ferhat Dağ yaralı Şirin sudan ucuz Osman Akyol
Nisan yağmuruydu camda buğulanan Her yıl baharlar süslerken gözler buğulu dalıp gitti Bilmem kaçıncı bahardı Yenik düşmüştü aşka Papatyadan fal açmıştı seviyor sevmiyor Serçeler...
Sana yalanlar söylemeyeceğim, Destina incitmeyeceğim yüreğine sığınan düşlerini kalbimden kalbine konan kelebekler ömrünü ömrüne ulamaya kan içinde kalsa da sana yetişmeye umut aşılayacağım ayaklarıma...