Enteller Çekerken dantel dantel Varoluş sancılarını Kuştüyü Yataklarında Ağır ağır Dans ettim Kıyısında Deliliğin İpsiz, Sapsız Bir o yana, bir bu yana Atarak Gövdemi...
Enteller Çekerken dantel dantel Varoluş sancılarını Kuştüyü Yataklarında Ağır ağır Dans ettim Kıyısında Deliliğin İpsiz, Sapsız Bir o yana, bir bu yana Atarak Gövdemi...
özlemimdesin sevdiğim hayalinle göz kapaklarımda dinleniyor bahar tebessümlerim seninle olan mutluluk gelip geçen gözlerimden kare kare her karede umutlar yeşile çalar sen gelirsin bahar...
kırmızı bir yumak mâî bir kubbe bize gülünç gelen fırtınalar bir kusur işlediysek bize göster telaş içinde günler içimde hafifliği kokuyor dışarıya taşan çatısından...
gün devrildi kor gibi biten bir ömrün bağrında el ayak çekildi sinemizden güneş ve ay gibi yanıp söndü hayallerimiz kuşandıkça zamanı sessiz feryatlar düştü...
Nafile olur ölüler diyarına tuzak kurmak Yeri yırtarcasına geliyor gölgeler Yalnızlığın ellerindeki cesaretim titriyor Sırlar yatağına akıyor terim ve başlıyor karanlığım Öpmek istemiyorum Kaderin...
Meftun olmuş gök perde Seyran eder iken arzı Nağme okur bülbüller Açar âlemi esrarı Bir yolcudur geçen Mukim olmaz, dünya hanı Bilir ki, sırrıdır...
Ey sen, gökyüzündeki özgür kuş! Kanat çırpışlarının kıymetini bil Esaret yok senin mayanda Özgürsün, mutlusun ve tasasızsın Ey, sen gökyüzüne süzülen uçurtma, Püsküllerinin rüzgârın...
Sen giderken gülüşün kaldı buralarda. Bir masa her zamankinden daha anlamlı neden olur? Dokundun, gözlerin değdi biraz oyalandın Sonra nefesin bahçeyi gezdi Uzaklardaki taylar...
saçların yüzümün sabahı olmuş senin çağın başladı, iste bu yağan kar beni yanına çivile, tuvalde izin var biliyorsun damarlarında öpülmüş güllerin dudağı. daktiloya çekilmiş...
Ankara’ya yürüyorum Anadolu’nun bağrına doğru Anasın sen Çileyle yoğrulmuş Milletin anası Memleketin anası Senin gözlerin mavi desem Mavi değil Yeşil desem Yeşil değil Turkuaz...