Umarsızca özlüyorum seni ve göğünün kuşlarını hoyrat bir rüzgâr kışkırtıyor yaz yanığı tenimi anımsadıkça hanımeli kokulu ellerini vakit akşama akıyor yüzünü aklıma zimmetlediğim Arnavut...
Umarsızca özlüyorum seni ve göğünün kuşlarını hoyrat bir rüzgâr kışkırtıyor yaz yanığı tenimi anımsadıkça hanımeli kokulu ellerini vakit akşama akıyor yüzünü aklıma zimmetlediğim Arnavut...
gönülden ne katarlar geçer yükü hasret dolar da gider ne çok çile meşakkat çeker bir son durağa ulaşsam der ağır ağır ilerler rayda demir...
gittiğim her yer dalgalı ömrünün günlerini bir bir siliyor geçmişle geleceğin tam ortasında gün ışığının ince çizgilerinden geçip siyah çarşafla örtülü geceye ulaşıyor firar...
Ne istiyorsun? Çok şey konuşuyor Uzaksın işte Bir yere gitmez lodos Hangisi yaprak Sanki çiçek Karanlık vadiler Sular öteki Benimki beyaz Eşyalar titriyor Zamanın...
-Zulmün pençesi susarsan daha ağır Söz tükendi Her hücre derin bir kuyuda Karanlığın işgali de çok yakın, boğuluyorsun Gök taşlarından kurtulmak ne mümkün Kargalarla...
Bir sonun başlangıcındayız biz Ve sen de benim gibi içli Mutlu günlerimiz susta Ve o tozpembe dünyamız Şimdi tanrılar panayırında. Sen cıvıl cıvıl on...
“Nasılsın?” diyorsun. “Nasılsın?” diyorsun. Sorma inan bilmiyorum nasılım, Biraz hüzünlü, biraz kederli, biraz yorgun, biraz elemli, Nasıl bir haldeyim bilmiyorum. Batan güneşe hüzünleniyorum fakat...
Kitaplar biriktirdi, arkadaşlar biriktirdi, güven ve para biriktirdi. Harcadı sonra hepsini. Elmas Tunç
Seherde esneyip uyanan papatyalar Her gün sayısız çiy damlasıyla yıkar yüzünü. Ardından sürmeli altın gözleriyle bakar etrafa, Bacaklarına dolanan karıncalara baş sallar İçten bir...
zübde-i hülâsa arızalıyız Abdullah! hissetmeden yaşama putuna, taş atmış; kaşını gözünü yarmışız vesselâm mahallenin delisi olmaya! mahalle dediysem kabristan dehlizi kuruyan dalları ağlatmışız öyle...