Yıldızları süpürüyorken sabah, Eylül düştü yüreğime. Vakit artık sonbahardır. Harabelerin namlusunda ellerim. Beni yıldızlara götürün, Kuşların uçtuğuna şahitlik etsin gözlerim. Sen ki muamma kafesi;...
Yıldızları süpürüyorken sabah, Eylül düştü yüreğime. Vakit artık sonbahardır. Harabelerin namlusunda ellerim. Beni yıldızlara götürün, Kuşların uçtuğuna şahitlik etsin gözlerim. Sen ki muamma kafesi;...
Bülbülün yarasına merhem arayan hekim Bana unutmayı bağışlayan da kim? Kaç beden aradım durdum güldeki haris ruha Bu nasıl bir tufandır soruversinler Nuh’a Alaca...
Bir masal dinlemek istiyorum şimdi O masum çocukluk erişilmez düşlerimi Ey Mitra hadi göster iyiliğini Ve dostluk ateşini Ateş üşütürmüş Kar yakarmış Büyüyünce anladım...
Postmodern’e Başını Kaldırmış Bir Ama’ya Dair… Gece ve Karınca kendini tut çağırmasın o düşman gibi yabancı ya da bırak sanki kır kahvesi, içinde gezdirdiğin...
gitme bir mültecidir yalnızlık kaldırımlarda izi kalır yurtsuzluğunun yüzünün hüznü yansır varoş sokaklarına onlar ki herkesin terk ettiği sevgisizlerdir gitme vedayı hangi özleyene sevdirebilirsin...
Yasıyoruz birbirimizden uzak hep kendi sessizliğimizde Yabancı bir yüz arayarak Üçüncü fincan fallarında Sessizlik ayrılığın uzun kenarı Zoraki bir haykırış bizimkisi Önümüzde korku denizleri...
çekersin yıl oldu kahrımı… öğütürsün tuz buz midemin bayramlığı ağzıma ilk taktığımda alışana kadar öğürürdüm yer bitirirdin beni… senden öncesi yoktum eriyen mumdum gün...
Yine gece çöker Yine ay gelir Gözlerim ağlar Ben ağlarım Yine gam Yine keder Gökçe çiçekler topluyorum Gökşin ışıklı sütlü ot buluyorum Gövermiş güvem...
Beyaz bir düş Kâğıda düşmeyen iz Kalbin içinde bir giz Papatya… Esen bir yel Kayan bir yıldız Tatlı bir gülüş Papatya… Çocuğun elindeki balon...