Peri heyecanım var Korkmam ölümün beni istemesinden Karanlıkta yol alan kumulları yüzdüren rüzgar Kıramaz çatıları ay vururken evimden Dönen başın olsun Benden bil Uyuşturulmak...
Peri heyecanım var Korkmam ölümün beni istemesinden Karanlıkta yol alan kumulları yüzdüren rüzgar Kıramaz çatıları ay vururken evimden Dönen başın olsun Benden bil Uyuşturulmak...
Ayaz yemiş yüreğimle Bu seni son görüşüm, Son sevişim olacak Kendime dost edindim Soğuk yalnızlıkları… Son bakışın gözümde Ebedi canlanacak Kalmayacak içimde Nefsime...
Ağırdır aşk aralık gecelerinde Beşiğinde sallar gibi kızgın bir ateşi Her saniye, seneler andırır hararetiyle Saçını okşar gibi bir yetimi hasretiyle Ağırdır aşk...
Kış başıydı sanırım, Bir çift üzüm göz düştü satırlarıma… Simsiyah bir gül gibi, Saklı bahçemde açan bir özlemdi, Griler vardı hâyâ ’lı yapraklarında Siyahlarla...
Kelimelere umutlarımı Nedenlerimi türettirdim. Anlatacak kişi vurulabilir mi? Denedim; Doğru ve dar olandı sevda. Samanyolunu deprem Duygusu ile serinletecek Yaptıklarımız… Duyulmayacak coşkumuz Azametin eli...
Su, asırlardır ağlar; Orman uzaklaşır günden güne Dağ, arkadır sahipsizlere… Mezopotamya’da Babil’de Meleklerin kanatlarında Yeşerirken umutlar, Sen- ben değil, zamandır yaşlanan… Kaç rüzgâr eskitir...
Her gece bir sokakta Eyüp sabrı duyulur O yok ve ben yatakta Bir acayip şey olur O benden de elemli Yansın geceler yansın Fer...
Gitmelerindendi içimdeki korkular Ve Gittin ya Kabus oldu uykular Gün ışığına inat açmıyorum perdeleri Güneşe hasret, menekşeye eziyet Umurumda değil baharın kokusu Rüzgarla gelen...
Gözüm seni gördü, sana aşina Her sabah güneşi bahar yüzünde Ağır gelir seni bende saklamak Gözüm gider gönül sana aşina Saçlarımda beyaz ellerde...
Dilimde paslı bir yalnızlık tadı Ya da kekremsi tuzu denizlerin Bir ince hıçkırık bir tel boğazımda Kalbimin sızısı bilmem ne kadar derin Bana kalan...