Su, asırlardır ağlar; Orman uzaklaşır günden güne Dağ, arkadır sahipsizlere… Mezopotamya’da Babil’de Meleklerin kanatlarında Yeşerirken umutlar, Sen- ben değil, zamandır yaşlanan… Kaç rüzgâr eskitir...
Su, asırlardır ağlar; Orman uzaklaşır günden güne Dağ, arkadır sahipsizlere… Mezopotamya’da Babil’de Meleklerin kanatlarında Yeşerirken umutlar, Sen- ben değil, zamandır yaşlanan… Kaç rüzgâr eskitir...
Her gece bir sokakta Eyüp sabrı duyulur O yok ve ben yatakta Bir acayip şey olur O benden de elemli Yansın geceler yansın Fer...
Gitmelerindendi içimdeki korkular Ve Gittin ya Kabus oldu uykular Gün ışığına inat açmıyorum perdeleri Güneşe hasret, menekşeye eziyet Umurumda değil baharın kokusu Rüzgarla gelen...
Gözüm seni gördü, sana aşina Her sabah güneşi bahar yüzünde Ağır gelir seni bende saklamak Gözüm gider gönül sana aşina Saçlarımda beyaz ellerde...
Dilimde paslı bir yalnızlık tadı Ya da kekremsi tuzu denizlerin Bir ince hıçkırık bir tel boğazımda Kalbimin sızısı bilmem ne kadar derin Bana kalan...
Bir otomobilin penceresinden geçiyor Son kullanma tarihi geçmiş zamanlar… Palmiyeler yolcu ediyor, Sıra sıra dizilmiş askerler gibi Saygıyla selâmlayarak yaşanmışlıkları! Gökyüzü cayır cayır...
Renklerin içinde unuttum gözlerini Lekelenmiş kalbin aşktan bi haber Bir ışık belirdi gözlerinde Anladım bu bir hayal Rüyalar gördüm iç içe Kim Mecnun, kim...
Yoğun bakım odalarda hayata tutunmaya çalışırken sen; seni kaybetmek korkusu dışarıda, yoğun bir sis gibi kaplardı etrafımızı bir bilsen. Sabahları hastane önünden çöpçüler...
Seviyorum geçmişimi, seni Sen olunca fikrimde Sakin geliyor kalabalıklar Issız gecelerde seni hayal ettiğim gökyüzü Gündüzleri kır çiçekleri, papatyalar topluyorum sana, Tel tel saçlarına....